18 Eylül 2007 Salı

'Sivil Anayasa'nın Şifresi Çözüldü!

Araştırmacı Adnan Uyurgezer, haftaya çıkacak kitabında, Bilim Kurulu ve AKP işbirliğiyle hazırlanan yeni anayasanın şifrelerini çözdüğünü iddia etti.



Uyurgezer'in bulgularına göre, anayasanın 7. maddesinin kelime sayısı 2 ile çarpılıp 3'e bölündüğü zaman, ortaya Şeriat'ın nasıl adım adım getirileceğinin formülü çıkıyor. Anayasa taslağının gizli şifreleri bununla da bitmiyor. Ergun Özbudun, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ün isimlerinin baş harfleri yan yana getirildiğinde ortaya İngilizce "ERA" kelimesi, yani Türkçe'de "çağ" anlamına gelen sözcük ortaya çıkıyor. Bunun "yeni bir çağı yaratmak için girişilen ilk adım" manasına geldiğini açıklayan Uyurgezer, anayasa taslağının tamamnın kelime sayısının anayasanın maddeleriyle çarpılıp AKP'nin milletvekili sayısına bölündüğünde bulunan 2012 sayısının ise Şeriat'ın geleceği tarihe işaret ettiği görüşünde.
OHA Yeni Dünya muhabirimizin görüştüğü Maya kabilesi reisi Kırmızı Ay ise durumun çok vahim olduğunu, 2012 yılında Marduk'un da Dünya yörüngesine girmesiyle işlerin iyice karışacağını belirtti.

14 Eylül 2007 Cuma

Mynamar'da Cunta, Muhaliflerin Telefonlarını Kesti


Myanmar'daki askeri cunta, muhalefetteki Milli Demokrasi Birliği (MDB) de dahil olmak üzere 50 eylemci ve örgütün telefonlarını kesti.

MDB sözcüsü Myint Thein, "Merkezimizin ve evimin telefonlarını kestiler" derken, diğer muhalif kaynakları da muhtemelen yabancı basınla ve sürgündeki haber kuruluşlarıyla teması önlemek için toplam 50 cep telefonu ve sabit telefonun kesildiğini söyledi. Bir analist de "Bunun sebebi, eylemciler ile eylemcilerin mesajını halka ileten yabancı basın arasındaki iletişim hattını yok etmek olabilir" dedi.


Aynısı Türkiye'de de Uygulanacak
Gelişmelerin ardından ayaklanan Kerinçsiz ve arkadaşları, Türkiye'de de bu uygulamanın yapılması gerektiğini savundu. Zira, hükümete veya askere muhaliflerin telefonlarının kesilmesi gündeme gelirse, bu uygulamayla ilgili geniş bir kampanya başlatılacak. Kampanya'nın reklamlarında, en son "ev telefonu kullanın ehe ehe" reklamlarında oynayan çok ünlü komedyen Cem Yılmaz'ın boy göstermesi bekleniyor. Telefonlarının kesilmesi gündemde olan muhalifler ise, "Biz de skype ve msn kullanırız" dediler.

Beckham da "Umutsuz Ev Kadını" olacak

Aktris Eva Longoria, David Beckham'ın televizyon dizisi Desperate Housewives'a katılacağını onayladı.

Geçtiğimiz ay başlayan dedikodularda ünlü futbolcunun İngiliz pop şarkıcı Robbie Williams ile birlikte dizide rol alacağından bahsediyordu. Dizinin oyuncularından, Gabriel Solis'i canlandıran güzel oyuncu Eva Longoria, Beckham'ın gerçekten de dizide oynayacağını belirtti. Longoria, Victoria Beckham'ın bu teklifi uzun süre reddettiğini, ancak David'in uzun süren ısrarı sonunda kabul etmek zorunda kaldığını söyledi. Victoria Beckham bir dergiye verdiği röportajında Robbie Williams'ın çok hoş görünüşlü bir adam olduğu için David'i kıskandığını, ikisini hiçbir zaman yanlız bırakmayacağını da söylemekten çekinmedi.

Mutlu gay çift
Ekim ayında başlayacak olan dizide Beckham ve Williams, Wisteria Lane'e yeni taşınan gay bir çifti canlandıracak. Senaryoya göre çift, evlatlık oğullarıyla iki yıldır evli mutlu bir aile görüntüsünü sergileyecek. Wisteria Lane'in umutsuz evhanımlarının ikiliyle yaşayacakları eğlenceli sahneler şimdiden seyirciler tarafından bekleniyor. Teri Hatcher ise Beckham'ın gay rolünde oynamasından dolayı oldukça üzülmüşe benziyor. "Keşke benim erkek arkadaşım rolünü oynasaydı, ona kendimi yakın hissediyorum" diyen Hatcher'a yanıt Victoria Beckham'dan sert geldi, "David kimseye yakın hissetmez. Sadece bana yakındır o."

İkili daha önce de bir araya gelmişti
Desperate Housewives'tan önce Robbie Williams ve David Beckham UNICEF reklamları için bir araya gelmişti.

Çin malı prezervatif krizi

Çin malı oyuncak, kumaş ve diş macunlarının sağlıksız olduğunun açıklanmasının ardından bu sefer de Çin malı prezervatifler endişe yarattı.

Düşük maliyete üretim yapan Çin Halk Cumhuriyeti, her alanda piyasayı ele geçirdi. Buna prezervatif sektörü de dahil. Ancak aslında ucuz olmasının ardında önemli bir sorun yatıyor: birçok ürün sağlıksız ve bozuk.

Yapılan araştırmalar bu sefer de prezervatiflerin sağlıksız ve bozuk olduğunu ortaya koydu. Zira, Çin malı prezervatifler hem korumuyor hem de cinsel yollarla bulaşan hastalıklara davetiye çıkarıyor. Çin nüfusunun bu yüzden çok arttığına dair iddialar var. Başta Amerika olmak üzere birçok ülkede ucuz olduğu için Çin yapımı prezervatif tercih edenler ise şokta. Hatta doğacak bebekleri düşünmeksizin Çin'e yollayacağını belirtenler bile var. Dünya Cinsel Sağlık Derneği yöneticisi James Black, Çin'in "sorumsuzluğunun" bir insanlık suçu olduğunu söyledi. Black, "Birçok şey için artık çok geç" dedi.

"Kajun fıstığı da sağlıksız"
Çin ürünlerini piyasaya veren Kondomaki firması, mallarını geri çekme kararı aldı. Ancak bugüne kadar satılan ürünleri, "kullanılmış oldukları" gerekçesiyle geri almayı kabul etmiyor.
Çin Hükümeti ise, prezervatiflerle ilgili sorulara yanıt vermekten çekiniyor. Buna karşılık dün gerçekleştirilen bir basın toplantısında hükümet yetkilileri Amerika'nın ihraç ettiği kajun fıstıklarının da sağlıksız olduğunu belirtti.

Sapanca'da Anayasa Taslağı Görüşmesi

AK Parti'li Bakanlar, milletvekilleri ve hukuk uzmanlarından oluşan heyet, yeni Anayasa çalışmaları için Sapanca'ya geldi. Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki akademisyenler tarafından hazırlanan yeni anayasa taslağı üzerinde değerlendirmelerde bulunacak 18 kişilik heyet, Sapanca Richmond Otel'e yerleşti. Heyetin sabah saatlerinden itibaren yeni anayasa taslağı üzerinde görüş alışverişinde bulunması bekleniyor.


Sapanca Keyfi
Süt banyosu esnasında konu ile ilgili görüştüğümüz Dengir Mir Ahmet Kırat, Sapanca'da yapılacak olan bu çalışmanın çok "keyifli" geçeceğine yürekten inandığını belirtirken, onu en çok heyecanlandıran noktanın ise otelin içindeki Olimpik havuz olduğunu kaydetti. Yüzmeyi çok sevdiğini ifade eden Kırat, yeni anayasaya "Sapanca'nın huzur ve keyifli atmosferinin" sineceğinden emin olduğunu da sözlerine ekledi. Meclisin de Ankara'dan Sapanca'ya taşınması konuşulan öneriler arasında. Bakanlar Ankara'nın "gayet bayık" olduğunu ifade ediyorlar.

Sol'dan Öneri Geliyor
Ankara'da görüştüğümüz ÖDP milletvekili Ufuk Uras'ın ise soldan gelen bir ses olduğunu ifade ettikten sonra yeni meclisin Sapanca yerine Olympos'a taşınması gerektiğini savundu. "Bayrams's Tree House"un en iyisi olduğunu da sözlerine ekleyen Uras, "Bir kere Bayram's, Richmond'a bin basar, hem dorm ağaç evde kalırız, biraz sıkışsak da hepimizi alır" dedi.

Anayasa taslağı görüşmeleri için Sapanca'nın seçilmiş olması, dünyada da yankılar uyandırıyor. Son olarak, Sortie'de OHA muhabirimizin karşısına çıkan Ferrari'sini satan bilge, 18 kişilik heyetin Sapanca Richmond'da kalmasına çok içerlediğini, ve heyeti Tibet'e davet ettiğini açıkladı.

Amişler Kudüs'e taşınıyor

Kasabalarını ziyaret eden bir gazeteciden Kudüs'ü öğrenen Amişler'in, Orta Doğu'ya yaptıkları gemi seyahati dün sona erdi.


Amerika ve Kanada'da küçük topluluklar halinde yaşayan, sade kıyafetleri ve modern aletleri kullanmayı reddetmeleriyle tanınan Amişler'in, yaklaşık üç ay önce başladıkları gemi seyahati dün Gazze'ye inmeleriyle son buldu.
OHA muhabirinin sorularını cevaplayan Kelly McGillis, Kudüs'e taşınacakları için çok mutlu olduklarını belirtti. McGillis "Kasabamıza bir gazeteci gelmişti. 'Orta Doğu' ismindeki bir yerde 'Kudüs' adında bir şehir olduğunu ve o şehirde Müslümanlarla Yahudilerin bir arada yaşadığını anlattı. Bu hikaye bizi çok etkiledi. İki din bir aradaysa kardeş gibi yaşıyorlar diye düşündük. Bizim de kökenlerimiz o topraklara kadar uzanıyor, neden biz de onlarla kardeş olmayalım diye düşündük" dedi.

"Sıcak" karşılama
Gemiden indiklerinde "diğer dinlerden kardeşleriyle" karşılaşmayı bekleyen Amişler, beklediklerini bulamadı. İsrail ve Filistinliler arasında yaşanan çatışmanın tam ortasında kalan Amişler, çevrede konumlanmış Birleşmiş Milletler askerlerinden yardım istedi. Birleşmiş Milletler, Amişlerin Amerika topraklarından ayrılmasından önce topluma yolculukları süresince yardım etme kararı almış, Kudüs'e yerleşmek isteyen bu halka yardımlarını esirgemeyeceğini belirtmişti.

Nasıl yaşayacaklar?
Uzmanlar, Amişlerin de gelmesiyle Kudüs'teki hayatın nasıl işleyeceğini merak ediyor. Şimdilik Gazze'ye yerleşen topluluğun İsrailli ve Filistinlilerle "kaynaştırılmaması" gerektiğini belirten Amerika Dışişleri Bakanlığı, Amişlere yer bulabilmek için seferber oldu. Yaşanan çatışmada ölen Amişler için üzgünlüğünü dile getiren Amerikan Başkanı George Bush ise, "Onlar bizim vatandaşımız. Vatandaşlarımıza yapılan bu zulüm karşılıksız kalmayacak. Filistin topraklarına demokrasiyi getireceğiz" dedi. Amiş Basın Sözcüsü Helen Reimensnyder Martin "Biz nerede olursa yaşarız. Yeter ki teknoloji olmasın" dese de, "sıcak topraklarda" bu dost canlısı halkın nereye yerleştirileceği merak ediliyor.

13 Eylül 2007 Perşembe

İtalya'daki makarna yasağına Türkiye'den yanıt: komşu değiliz ama yemeğimizi paylaşırız

İtalya'da buğday fiyatlarında son dönemde görülen artış, makarna ve pizzanın anavatanı İtalya'da hazımsızlık yarattı. Türk yetkililerse İtalyanların üzülmemesi gerektiğini belirtti.

İtalyanlar, buğday fiyatlarındaki artışla birlikte yaklaşık yüzde 30 zamlanan makarna fiyatlarını boykot ediyor. Ancak, zorunlu diyete başlayan İtalyan halkı, pizza ve makarna dışında pek bir şey yemediği için gün geçtikçe erimeye başladı. Yetkililer böyle devam ederse bütün halkın anoreksi hastalığına yakalanacağından korkuyor. İtalyan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ise, halkın bir süreliğine sebat etmesi gerektiğini söylüyor.

İtalyanlara yardım Türkiye'den
İtalyan vatandaşları Bakanlığın kararını şikayet için sokaklara dökülürken, aç İtalyanlara yardım için ilk çağrı Türkiye'den geldi. Yakın zamanda Dışişleri Bakanı olan Ali Babacan yaptığı basın açıklamasında İtalyan halkının çektiği acıdan dolayı üzgün olduklarını belirtti. Babacan, "Komşuda pişer, onlara da düşer. İtalya belki bizim komşumuz değil ama sevdiğimiz bir ülke. Onların açlık çekmesi bizi üzüyor. O yüzden Ramazan ayı boyunca pişirilen her tencere yemekten bir tabak İtalya'ya gönderilecektir. Bu bizim boynumuzun borcudur" dedi.

Amaç Avrupa Birliği
Siyaset analizcisi Ruşen Çakır ise Ali Babacan'ın açıklaması hakkında yorum yaptı. Çakır, bu kararın doğrudan halkın açlığıyla bağdaştırılmaması gerektiğini, Avrupa Birliği müzakerelerinin tartışıldığı bugünlerde İtalya'ya yapılan yardımın "belli amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunu" açıkladı.

Bursa'da Eşcinsellere Gözaltı


Bursa'da 10 gün önce düzenlenen operasyonda gözaltına alınan eşcinsellerden 9'unda, bulaşıcı hastalığa rastlandığı bildirildi. Eşcinsellerle ilişkiye giren kişilerin sayısına ilişkin net bir bilgi olmadığını belirten yetkililer, ''Bu kişilerle ilişkiye girenlerin, sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerekiyor. En yakın sağlık kuruluşuna giderek, kendilerini deşifre etmeden tahlil ve tedavilerini yaptırabilirler'' diye konuştu.


Yeni Yaptırımlar Geliyor

Yetkililerin OHA muhabirimize özel olarak yaptığı açıklamalar ise çok konuşulacak. Yeni bir yasa tasarısı uyarınca, 14 Ekim 2007 tarihinden itibaren kullanılmaya başlanacak olan yeni bir mekanizma sayesinde, eşcinseller, uzaylılar, böcekadamlar, mutantlar, saylonlar, zergler, büyücüler, cadılar, kaplumbağalar ve deliler tespit edilebilecek. Uzmanlar, birkaç ay içinde geliştirilecek yeni teknolojiler sayesinde, bu yeni mekanizmanın kapsamının; yarasaadamlar, vampirler, kurtadamlar ve orkları da kapsayacağını bildiriyor.

Elfler Ne Olacak?

Elflerle ilgili bir tespit mekanizması taslağı ise henüz mevcut değil. Zira halk, elfleri çok seviyor. Konuyla ilgili görüştüğümüz bir vatandaş, "Elfler çok taş, kulakları da çok şirin" derken, anket sonuçları da elflerin halkımızın muazzam hoşgörüsünden ve efsanevi konukseverliğinden mahrum kalmadığını ortaya koydu. Ancak konuyla ilgili görüştüğümüz vatandaşın, "elfler" derken hem dişi, hem de erkek elfleri kastetmesi ve hepsinin taş olduğunu belirtmesi, onun eşcinselleri teşhis eden mekanizma tarafından mimlenmesiyle sonuçlandı. Vatandaş, konuyla ilgili yorum yapmazken, endişelenen yöre halkı elflere olan nefretini dile getirirken "elfleri hiç sevmeyiz, çok uzun yaşıyorlar, o ne öyle" dedi.

Lezbiyenlere Sınırsız Hoşgörü
Eşcinsel erkekler hakkındaki yaptırımların oldukça ağır olacağı da kulislerde konuşulurken, lezbiyenlerle ilgili bir maddenin ise taslakta yer almayacağı belirtildi. Özel jet uçağında OHA muhabirimizin konuştuğu bir bakan "onlar kalsın" dedi. Özellikle çekici lezbiyenlere karşı Türk halkının benzersiz hoşgörüsünün uygulanacağı iddia ediliyor.

Fişlenenlerin Akıbeti Belirsiz
Eşcinseller, saylonlar ve benzerleri tespit edildikten sonra uygulanacak yaptırımlar ise şu an tartışma konusu. İzleme ve tespit bakanlığı, fişlenen yurttaşların yurttaşlıktan çıkarılma durumunun söz konusu olabileceğini savunurken, kulislerde "Otomatik Portakal" filmindeki beyin yıkama aparatının da kullanılma ihtimalinin olduğu konuşuluyor. Beyin yıkama aparatı, eşcinseller, vampirler, kaplumbağalar, zergler, mutantlar ve saylonlara "siz ipne değilsiniz, çok ayıp, erkek adamsınız ve erkek adam kan içmez" mesajı verecek.

Etiyopya Çözümü
İnsan hakları örgütleri ve aydınlar ise Etiyopya'da yaşama kararı aldı. Kıpti takvimini kullanan Etiyopya, geçtiğimiz günlerde 2000 yılına girmişti. Aydınlar, Etiyopya'ya 7 yıl sonra gelen Milenyum'un aydınlık bir gelecek vaad etmesini umuyor. Bu gelişmenin ardından tespit bakanlığı ise, "Kıpti ne lan" derken, sivil toplum kuruluşları ve aydınlar için "çok pis laflar hazırladıklarını" ifade etti.

Bin Ladin'den Bush'a futbol çağrısı

11 Eylül'ün 6. yıldönümünün hemen ertesinde El-Kaide'nin medya kolu As-Sahab'a konuşan Usame Bin Ladin, Amerika Başkanı'na maç yapma çağrısında bulundu.

As-Sahab televizyonuna You-tube aracılığıyla konuşan Bin Ladin,
Irak'taki saldırıları da kınadı ve çatışmaların sona ermesinin bütün dünya açısından mutlulukla karşılanacağını düşündüğünü söyledi.

Futbola davet

Geçtiğimiz günlerde medyada bomba etkisi yaratan video görüntülerinin ardından bir kez daha konuşan El-Kaide lideri Bin Ladin, Amerika'yla yaşadıkları sorunları çözümü açısından bir futbol maçının başlangıç niteleğinde olacağını belirtti. "Zaten ikimiz de muktediriz. Tek kale bir maç yaparız, maçın galibi dünyanın lideri olur, böylece kendi istediklerini gerçekleştirir. Ne 11 Eylül'ü yaptığım dolayısıyla ben Allah'ın iyi bir kulu olduğumu iddia ediyorum, ne de Bush, Irak saldırıları sonrasında kendisini "mutena bir insan" olarak nitelendirebilir. İkimiz de bu dünyaya gelmiş şer elçileri olduğumuzu kabul edelim ve sorunları bir maçla halledelim. Şer kazansın!" dedi.

Bush'un yanıtı ağır oldu
Bin Ladin'in videosu hakkındaki görüşlerini dile getiren Amerikan Başkanı George Bush ise kendisinin "kötü bir insan olmadığından adı gibi emin olduğunu" belirtti ve ekledi, "adım gibi eminim, çünkü babamın da adı George Bush. Nasıl babamın iyi bir adam olduğundan eminsem kendimin de iyi bir adam olduğundan eminim" dedi. Her konuşmasında gaf yapan Bush, Bin Ladin'in lideri olduğu "El Kaide" yerine, 1998 yılında Amerika'nın batısında ciddi hasara neden olan fırtına "El Nino" ismini kullandı. Amerikan Başkanı, "El Nino lideri beni tek kale maça davet etmiş. Ancak bildiğiniz gibi Amerikan futbolumuzda tek kale maç olmaz, iki takımın da kendi kalesi olur. İki kişiyle maç da olmaz. Bin Ladin çok cahil biri olmalı" dedi.

12 Eylül 2007 Çarşamba

İstanbulluların çilesi bitmeyecek

İstanbulluların trafik çilesi okulların açılmasına bir hafta kala daha da yoğunlaşmış durumda.


Dün trafik yüzünden Levent-Maslak yolunu kullanan hiçbir yolcu işyerine mesai saatinin bitiminden önce varamadı, bugünse trafiğin açık olmasından dolayı işyerlerine erken giden çalışanlar mesai bitiminde çalışma saatlerinin uzunluğundan şikayet ederek greve gitme kararı aldı.

Büyükşehir Belediyesi yaptığı açıklamada, İstanbul'daki trafik sorununun 2025 yılına kadar halledilemeyeceğini kaydetti. Akademisyenler ise İstanbul'daki araba sayısının azaltılması, bunun yerine helikopter seferlerinin arttırılması gerektiğini söylüyor.

OHA'ya konuşan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hasan Meyram, yurtdışından hoovercraft getirilmesinin de trafiğin düzeltilmesi açısından gerekli olduğunu belirtti. "Bu şekilde modern çağda yaşayan bir toplum görünümüne sahip oluruz" diyen Meyram, İstanbul'daki ulaşım sistemini "primitif" olarak tanımladı.

Konuyu bir de vatandaşın ağzından dinledik:
Halim Yücesever (43): Valla şu trafiğe alıştık biz artık. Bugün gördüğünüz gibi hiç trafik yok, halbuki ben işe gidebilmek için evden 5 buçukta çıkmıştım. Şimdi ne yapacağım onca zaman. Bu trafiğin bitirilmesi şart. Olmuyor böyle!
Leyla Gületapar (21): Ben dün işe gittiğimde saat 4 olmuştu. Tabi çalışmak gerekiyor... Gece yarısına kadar işte kalmak zorunda kaldık. Ailem çok şikayetçi. Geç saatlerde bir genç kızın İstanbul sokaklarında tek başına dolaşması normal bir durum değil tabi. Ne yapacağımızı şaşırdık.
Prof. Dr. Mete Hergüç (50): Bizim üniversite yeri dolayısıyla çok fazla sıkıntıyla karşılaşıyor. Yatakhanelerde kalan öğrenciler zamanında derse gitse de biz geç kalıyoruz. Bu durumun düzeltilmesi gerekir.

"İstanbul Trafiği"nin Canlı Olduğu Ortaya Çıktı

OHA İstanbul muhabirlerimizin özverili çalışmaları ve gizli kamera görüntüleri neticesinde, çarpıcı bir gerçek açığa çıktı: İstanbul trafiği gerçekten canlı. Ne zaman açılıp ne zaman tıkanacağı belli olmayan İstanbul trafiğinin ruh hallerine akıl sır erdirilemiyor. Uzmanlar, konunun psikiyatrlara devredilmesi gerektiği görüşünde.

Okulların açıldığı Pazartesi günü oldukça rahat olan büyükşehirin trafiği, bilinmeyen sebeplerden dolayı Salı günü adeta düğümlenmişti. Olağanüstü tıkanıklığın sebebinin Kadir Topbaş'a sorulmasının ardından valinin verdiği "Vallahi ben de bilmiyorum" cevabı ise dikkat çekmişti.

Trafiğin Halleri
Konu ile ilgili görüşünü aldığımız uzman psikolog Sami Şenyürek, İstanbul trafiğinin Borderline karakter bozukluğu taşıdığını belirtirken; psikiyatr Ayça Solmaz'a göre ise İstanbul trafiğinin esas sorunu Panik Atak. Kimi uzmanlar Anksiyete problemi üzerinde de dururken, şaşkına dönen sürücüler trafiği sadece "psikolojik deli" tabiriyle değerlendirmeyi tercih ediyor.

Yakın zaman önce yapılan bir çalışma ise, trafiğin dalgalı ruh hallerinin etkenleri üzerine yoğunlaşıyor. Nedeni üst düzey yetkililer tarafından bile anlaşılamayan yoğun trafiğin sebeplerinden birinin yüksek heyecan olduğu göze çarpıyor. Zira, istatistiklerin verileri, İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu zamanların kimi değişik kültürel, sanatsal, siyasi ve ekonomik olayların başgöstermesiyle orantılı olduğunu gösteriyor. "Küresel Savaş Çağında İyimserlik" adını taşıyan 2007 İstanbul Bienali'nin ise İstanbul trafiğini heyecanlandırıp heyecanlandırmadığı merak konusu. Ajansımızın görüştüğü vatandaşlar ise "İymiserlik" üzerine yorum yapmaktan kaçındılar.

Yeni Bulgular Aydınlatıyor
İstanbul trafiğini kanlı ve canlı olduğu yönündeki ciddi kanıtlar, kimi soruları da beraberinde getiriyor. Çok kafası kızdığında zincirleme kazaları vatandaşlardan esirgemeyen İstanbul trafiğinin sorunları büyüteç altına alınacak. Bu bulguların ortaya çıkması, psikolog ve psikiyatrların da işlerini düzeltecek gibi görünüyor. Zira, İstanbul trafiğinin patalojisi her ne olursa olsun, kendini saklamaktan asla çekinmeyen belirisi depresyon. Uzmanlar, trafiğe; fazla canını sıkmamasını, milyonların hayatının ona bağlı olduğunu unutmamasını ve üzülünce çikolata yemesini öneriyor.

Saksı Bitkileri Sinir Harbi Yapıyor

İsveç'li bilim adamlarının yaptığı bir araştırma, saksı bitkilerinin sinir harbine yol açtığını ortaya çıkardı. Araştırmaya göre, uzun süre salonda, oturma odasında, mutfakta veya işyerinde tutulan saksı bitkileri, dallanıp budaklanarak sinir bozuyor.

"Saksı Bitkileri Aslında Göründükleri Gibi Değil"
İsveç'teki Khamskefk Üniversitesi'nin yaptığı araştırma, saksı bitkileri ile ilgili bilinmeyen gerçekleri oraya koydu. Saksıda yetişen bitkilerin, yerlerinin dar gelmesi bitkileri oldukça tatsızlaştırırken, ev sakinleri ise bitkilerden yayılan kimi semibriyonik çözüntülerin havaya karışması neticesinde sağlık sorunları yaşayabiliyor.
İlgili ev sahipleri, bitkilerini ışığın ideal geldiği bölgeye koyar ve ideal ölçüde sulama yaparken aslında sağlıklarını tehlikeye atıyorlar. Sorunlar bununla da kalmıyor. Durmaktan başka bir şey yapmayan saksı bitkileri, daralma, bayma, depresyon gibi sorunlarla karşılaşabiliyor. Uzmanlar, daralmanın en önemli problemlerden biri olduğuna işaret ederken, ev sahiplerinin oldukça dikkatli olması gerektiğini ifade ediyor.



İş Yerinde Hüzün
İş yerlerindeki saksı bitkilerinin beraberinde getirdiği sorunlar ise çok daha çarpıcı. Kalabalık, geniş ve hareketli ofislerde bir köşede öylece duran saksı bitkilerinin en çok karşılaştığı sorun yalnızlık. Uzmanlar, yalnızlığın sadece insana mahsus olmadığını, saksı bitkilerinin aslında en yüce duyguların bitkisi olduğunu dile getirirken, bilgisayardan gelen ışıkların, florasan lambalarının, sürekli çalan telefonların ve kahve kokusunun saksı bitkileri üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Bir kenarda öylece duran ve hiç ilgilenilmeyen saksı bitkilerinin durumu konusunda ise, şimdilik bir önlem alınmış değil.
Konu ile ilgili görüşünü aldığımız medya çalışanları ise, iş yerlerindeki saksı bitkilerinin sinirlerini harap ettiğini ifade ederlerken, en "bomba" dedikoduların aslında saksı bitkilerinde olduğunu da sözlerine eklediler. Uzmanlar da, saksı bitkilerinin küçümsenmemesi gerektiğini, o yeşil yapraklı şeylerin yeni bir dünyaya açılan kapı niteliğinde olduğunu iddia ediyor. Araştırmanın sonuçlarından çok etkilenen ünlü yazar Cezmi Ersöz ise, çok duygulandığını, hemen saksı bitkileri hakkında bir kitap yazacağını açıkladı. Ersöz'ün yeni kitabı "şiirimsi bir üslupla yazlımış yumuşak serzenişlerden"oluşacak. Saksı bitkilerinin dramına da ışık tutacak olan bu eserin adı ise "Sen Saksımda Büyüyen Bir Yabani Ot Misali.." olacak.

Jolie bu sefer de Myanmar'da

Hollywood'un ünlü simalarından, geliştirdiği sosyal sorumluluk projeleri kapsamında "her sene bir 3. dünya çocuğu evlat edinelim" kampanyasının yaratıcısı Angelina Jolie dün Myanmar'a gitti. Jolie, Myanmar'daki askeri cuntaya karşı bir haftadan uzun bir süredir ayaklanan budist rahiplerine katılacağını açıkladı.

Yaptıklarıyla her daim gündemde kalmayı başaran güzel yıldız, 25 kişilik Hollywood grubunun geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon'a mektup göndermesinin üzerine, Myanmar'a bizzat giderek duruma el koymaya karar verdi. Jolie'nin menajeri kararı birlikte olduğu ünlü yıldız Brad Pitt ile birlikte aldığını açıkladı. Menajer John Raymonds, Angelina Jolie'nin budist rahipleriyle birlikte en az bir ay kalacağını, bu süre içinde üçü evlatlık dört çocuğuna Brad Pitt'in, çiftin dadısı Juliet Hapwoods ile birlikte bakacağını açıkladı.


Jolie'nin en az bir ay boyunca Myanmar'daki rahiplere katılarak ayinler yapması, oruç tutması ve Nirvana'ya varması bekleniyor.

Çiftin ilişkisinde sorunlar mı var?
Los Angeles merkezli Vanity Fair dergisi ise Jolie'nin ziyaretinin Myanmarla ilişkili olmadığını, çiftin arasında bir süredir devam eden soğukluktan kaynaklandığını kaydetti. Salı günü yayınlanan dergide, Pitt ve Jolie'nin aralarının iyi olmadığının dergi tarafından bir aya yakın bir süredir açıklandığı ancak çiftin bunun aksini göstermek istercesine Venedik Film Festivali'nde oldukça samimi pozlar verdiği belirtildi. Ancak, dergi eleştirmenleri bu durumun gerçek olmadığından emin gibi. Zira Jolie'nin Myanmar ziyareti hakkında yazısı olan Jerry Gale, "Jolie Myanmar adını daha duymamıştır bile. Brad Pitt göstermiyor ama aslında ilişkide ipler onun elinde. Jolie'nin düşünmesi için bir süre uzaklaşması gerektiğini söyledi ve Jolie de bunu kabul etmek zorunda kaldı. Zaten şu sıralar Brad'in annesi de Jennifer'la sıkı fıkı ve biseksüel Jolie yerine hanımkız Jennifer'ı tekrardan eve almak için çok çalışıyor" dedi.


Myanmar memnun
Myanmar Rahipler Birliği ise yaptığı basın açıklamasında Angelina Jolie'ye kapılarının her daim açık olduğunu açıkladı. Myanmar uzun yıllardan beri askeri cuntayla yönetiliyordu. En son 1990 yılında Suu Kyi'nin NLD partisi seçimleri kazanmış, ancak darbe sonucu Kyi hapse gönderilmişti. 25 Hollywood yıldızı geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne Kyi'nin hapisten çıkartılması gerektiğine dair bir mektup yazmıştı.

Rusya'da "Seks Günü" İlan Ediliyor

Rusya'daki Ulyanovsk bölgesinin valisi, ülkenin milli günü olan 12 Haziran'da bebeği olacak çiftlere ödüller verileceğini açıkladı. Vali Sergei Morozov, çiftlerin seks yapabilmeleri için işten izin alabileceklerini belirtirken, bebek yapmayı başaranların araba, televizyon gibi ödüllere sahip olabileceğini kaydetti.

"Ülkenin Mutluluğunun Kaynağı Aile"

Morozov, bugünü "aile temas günü" ilan ederken, temasın nitelikleri hakkında fazla yorumda bulunmadı. Ancak bu yeni politikanın, Rusya'nın içinde bulunduğu demografik krize çözüm olabileceği yorumları yapılıyor. Zira, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra nüfus bir hayli azalmıştı. Kampanyanın işe yaradığının kanıtlarından biri ise, geçen yıldan beri doğum oranının yüzde 4.5 artmış olması. Morozov'un konu ile ilgili yorumları ise, "Ailede mutluluk, ülkeye mutluluk getirir" yönünde oldu.

Türkiye'den Yankılar
Konu ile ilgili bir açıklama da Türkiye'nin Kadın ve Aileden sorumlu devlet bakanı Nimet Çubukçu'dan geldi. Çubukçu, uygulamanın oldukça "hayırlı" olduğunu dile getirirken, Türkiye'nin böyle bir sorunu olmamasının oldukça sevindirici olduğunu kaydetti. Sabancı Üniversitesi Sosyal Etüdler programı öğretim üyesi Prof. Dr. Fadime Üzümlü ise, bebek yapan çiftlerin televizyon ile ödüllendirilmesi hakkındaki kaygılarını ifade etti. Üzümlü'ye göre bebek yapanlara televizyon verilmesi oldukça yanlış bir uygulama. "Bebekli annenin televizyon izleyecek zamanı kalıyor mu ki?" diyen Prof. Üzümlü, bir televizyon uğruna bebek yapanların sonradan yaşayacakları pişmanlıkla karışık hüzün duyguları konusunda ise oldukça kaygılı olduğunu belirtti.

Rusya Başbakanını terleten günler

Geçtiğimiz hafta bir kaç gün boyunca yarı çıplak resimleri gazetelerin baş sayfalarını dolduran Rusya Başbakanı Vladimir Putin, eleştirilerin odağı oldu.

Üstsüz olarak görüntülenen Rusya Başbakanı'nın av gezisinin sona ermesinin ardından eleştiriler devam ediyor. Gezinin sonlarına doğru sıcak yüzünden şortunu da çıkarmaya niyet eden, ancak basın danışmanları tarafından engellenen Putin zor günler yaşıyor. Son olarak Başbakanlık Psikoloğu bu hareketlerin 50 yaş krizinden kaynaklandığını belirtmişti. Rus Ulusal Televizyonuna konuşan Igor Gagorov, Putin'in Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bush ile yaşadığı gerginlik sonrası kendini rahatsız hissettiğini belirtti ve ekledi: "Üstüne gitmeyin, yoksa daha fazla soyunabilir. Bu da televizyon seyreden çocuklarımıza çok kötü örnek olur."


Geçtiğimiz haftalarda Putin'in medyaya yansıyan görüntüleri sonrasında Rus kamuoyunda eleştiriler sürüyor.


Gayler ve ev kadınları memnun
Oha Moskova Temsilcisi'ne konuşan Rus Gayler Birliği başkanı ise gaylerin Putin'in giysileri çıkarmasından dolayı herhangi bir rahatsızlıkları olmadığını, bilakis diğer meclis üyelerinin de onu izlemeleri gerektiğini belirtti. Rus ev kadınları da konudan şikayetçi olmadıklarını anlattı. Yazılı açıklama yapan Natalie Ornerov, "Biz ev kadınları olarak bu tip durumlardan rahatsız değiliz. Çocuklar zaten gündüz okulda. Biz de evde otururken sıkılıyoruz. Kitap okumamız gerektiği söyleniyor ama artık sıkıldık. Magazin istiyor, bulamıyoruz. Evet bizler Putin'i istiyoruz."

Başbakanlık mahkemeden korkuyor
Putin'in resimlerinin yayınlanması üzerine suç duyurusunda bulunan ismi açıklanmayan bir Rus vatandaşının kim olduğu merak edilirken, Putin aleyhindeki davanın kaybedilmesinden korkuluyor. Zira, her geçen gün yeni resimlerinin çıkması, karmaşanın devam etmesine neden oluyor. Bütün bu tartışmalar sürerken kameraların karşısına geçerek mutlu mutlu gülümseyen Putin ise durumundan şikayetçi değil: "Şikayetçi değilim. Vücudum güzel, ne zaman istersem soyunurum."